
Times Of Defence Yazarı – Öğr. Gör. Ömer Memoğlu – 4 Mayıs 2025
2024 yılında Rusya’nın elinde hayatını kaybeden Ukraynalı gazeteci Viktoriia Roshchyna’nın cesedinin beyni ve gözleri çıkarılmış halde iade edilmesi, savaş suçlarının çok ötesinde, modern istihbaratın karanlık laboratuvarlarına açılan bir pencere niteliğindedir. Bu durum nöroveri madenciliği, korteks tabanlı sorgulama ve biyolojik veri istismarı gibi kavramları gündeme getirmektedir.
İstihbarat operasyonlarında yeni dönem, bireyin zihinsel izlerini silmekten değil, onları söküp almaktan ibarettir. Beyin korteksi, yalnızca biyolojik bir doku değil, bilgi arşividir. Göz retinası ise olayların son tanığıdır.
Roshchyna’nın organlarının hedef alınması, klasik işkence şemalarının değil, gelişmiş nöroteknolojik istismar modellerinin izlerini taşımaktadır.
Bu olayda iki temel tehdit ön plana çıkmaktadır:
1. Zihinsel Görüntü Erişimi:
Nöroistihbarat alanında yapılan son araştırmalar, korteks üzerinden bireyin son gördüğü görüntülerin düşük çözünürlükle dahi olsa yeniden oluşturulabileceğini ortaya koymuştur. Bu teknoloji, özellikle esir alınan gazeteciler, askerler ya da istihbarat görevlileri gibi kritik şahıslardan bilgi almak için kullanılmaktadır. Rus İstihbaratı olası bir tersine mühendislik ihtimaline karşı Roshchyna’nın gözleri ve beynini bu çerçevede “hafıza kazıma” süreci kapsamında hedef almış olabilir.
2. Biyolojik İz İmhası:
Eğer Roshchyna, işgal altındaki bölgelerde tanık olduğu stratejik bir olayı zihninde taşıyorsa -ki bu oldukça muhtemel-, bu bilgi onun ölümünden sonra da değer taşır. Dolayısıyla beyin ve retina ampütasyonları aynı zamanda bir veri yok etme operasyonu olarak da okunmalıdır. Gelişmiş yapay zekâ sistemleri, ölüm sonrası nöroveri kurtarma protokolleri üzerine çalışırken, bu organların çıkarılması olası bir veri kurtarmayı da imkânsız hale getirir.
Bu olay, yeni nesil istihbarat savaşlarının artık sadece dijital ağlar üzerinde değil, bizzat insan sinir sisteminde yürütüldüğünü göstermektedir.
Bu gelişme yalnızca gazeteciler için değil, diplomatik personelden saha ajanlarına kadar tüm sahadaki figürler için akut bir tehdit oluşturur. Uluslararası hukuk, “nöroetik protokoller” ve “korteks temelli savaş suçları” gibi yeni tanımlamalara acilen ihtiyaç duymaktadır.
Sonuç:
Kortikal veri ve retinadan son görüntü alma girişimi, istihbarat literatürünü yeniden yazacak güçtedir. Bu olay, istihbarat camiası için yalnızca bir trajedi değil, aynı zamanda biyolojik sınırların aşıldığı yeni bir çağın başlangıç işaretidir.