,, ---
Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 29 Mart 2024
Türkiye’de genelde olumlu (başarıları ile) ara ara gündeme gelen ama yakın zamanda olumsuz şekilde (Karabük üzerinden) gündemin merkezine düşen “uluslararası öğrencilik” konusu var. Hal böyle olunca; gündemi olumsuz bir algı ile meşgul eden “uluslararası öğrenciler Türkiye için gerçekten olumsuzluklar mı barındırıyor, Türkiye’ye hiç faydaları yok mu ya da belki de Türkiye’nin milli güvenliği için sorun mu?” sorularını sormak gerekiyor.
Dünyada ve Türkiye’de Uluslararası Öğrenciler
Dünyada 7.5 milyon civarında uluslararası öğrenci var. ABD 1 milyon civarı ile zirvede. Türkiye 350 bin öğrencisi ile ilk 10’da bulunuyor (ki halkı Müslüman olan ülkelerden sadece Türkiye ilk 10’da). 2030’larda dünyadaki uluslararası öğrenci sayısının şimdikinden iki katıda çıkacağı tahmin ediliyor. Uluslararası öğrenci sayısının yerli öğrenciler içindeki oranında Kanada ve Avusturya % 30’a yakın bir oranla ilklerde; ancak uluslararası öğrenci sayısına göre ilk 10’da olan ABD % 5 ve Türkiye % 4 civarı ile uluslararası öğrenci sayısının yerli öğrenciler içindeki oranında ilk 10’da olan ülkelerden biri değil.
Türkiye’de 182 farklı ülkeden öğrenciler okuyor. Türk Dünyası ile başlatılan Büyük Öğrenci Projesi sonrası 1990’ların sonlarında 20 bine yakın olan uluslararası öğrenci sayısı, 2010’ların başında Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) sürece dahil olmasıyla 40-50 bin bandına dayanıyor, 2020’lerde 200 bin civarı ve günümüzde 350 bin. Bunun anlamı, Türkiye’deki uluslararası öğrenci sayısı 1990’lardan günümüze, yaklaşık 17 kat artmış olduğudur. Türkiye’deki uluslararası öğrenci sayısında devlet üniversiteleri % 70’lik bir pastaya sahip, ilk 10’da devlet üniversiteleri de var vakıf üniversiteleri de. Ayrıca 100 bin civarı uluslararası öğrencisi ile İstanbul açık ara ilk sırada; bu sayıyla İstanbul, ildeki uluslararası öğrenci sayısının yerli öğrenciler içindeki oranı Türkiye ortalaması olan % 4’ten daha fazla olacak şekilde % 8’e yakın. Karabük’se ildeki toplam öğrenci içinde uluslararası öğrenci açısından % 25 civarı gibi bir oranla açıklanması zor/uç bir noktada.
Uluslararası Öğrencilerin Önemi
Bu sayıların/oranların elbette bir anlamı var. Başka bir ifade ile uluslararası öğrencilerin eğitim gördükleri ülkelere belli etkileri/katkıları söz konusu.
Bu katkılardan biri ekonomiye. Uluslararası öğrencilerin küresel ekonomiye katkısı tahminen 250 milyar dolar. Bu miktarın önemli bir kısmı ABD, İngiltere, Fransa, Avustralya ve Kanada’da. Örneğin uluslararası öğrencilerin ABD ekonomisine katkıları 50 milyar dolara yakın, İngiltere’deki katkı ise 30 milyar sterlin düzeylerinde. Söz konusu Türkiye olduğunda, uluslararası öğrencilerin Türkiye’de ortalama kişi başı 7 bin dolar harcadıkları varsayıldığı için, sadece harcamaları üzerinden ekonomiye katkıları yaklaşık 2.5 milyar dolar civarında. Bu miktara uluslararası öğrencilikle ilgili şirketlerin kazançları da dahil edildiğinde, uluslararası öğrencilerin tahminen ekonomiye katkısı 7-8 milyar dolar, bazı kayıt dışılıklar da dahil edilirse 10 milyar dolar. Öte yandan, uluslararası öğrencilerin ekonomiye katkısı mezun olduklarında da devam ediyor. Mezun olanlar, okudukları ülke ile kendi ülkeleri arasında ticaret yapmak suretiyle (bir nevi dış ticaret elçiliği) iki ülkenin ekonomisine önemli katkıları oluyor. Örneğin, 2000’lerin ortalarındaki Afrika açılımı sonrasında Türkiye’nin Afrika ile olan ticari ilişkilerinde bu uluslararası öğrencilerin ve mezunların ciddi katkıları var.
Mesele, diplomatik açıdan da önemli. Uluslararası mezunlardan bir kısmı, kendi ülkelerinde önemli görevler/makamlar sahibi, bu, iki ülke arasında ittifakların kolaylığı demek. Ülke imajını güçlendirme açısından da önemli. Ülkenin bulunduğu bölgedeki etkisini artırmak için de faydalı. Kendi dilini, başka ülkeler içerisinde geçerli kılma noktasında da makul. Örneğin, Türkiye mezunlarından özellikle Türk Dünyası’ndaki, Balkanlar’daki ve Afrika’daki ülkelerde devlet başkanı olan da var, bakan veya üst düzey bürokrat olan da var, diplomatik misyonlarda çalışanlar da var.
Uluslararası öğrencilerin bir ülkedeki varlığı, ayrıca, o ülkeye beyin göçünün yapıldığı anlamına da geliyor. Başka ülkelerin beyinleri, o ülkeye gelip eğitim alıyorsa, o ülkenin eğitimlerinin kendilerini için anlamı ve önemi var demektir. Örneğin, Türkiye’ye gelen uluslararası öğrencilerin dörtte biri, Türkiye’deki eğitimin kaliteli olduğu için geldiğini beyan ediyor. Bu bağlamda, ayrıca, uluslararası mezunlardan bir kısmı kendi ülkelerinde veya üçüncü bir ülkede akademisyen oluyor, akademisyen olanların bir kısmı aynı zamanda rektör, dekan, müdür gibi üniversite yönetimlerinde. Bu akademik unvan ve idari pozisyonların uzantısı olarak Türkiye’deki akademisyenlerle araştırmalarda ortaklıklar veya üniversiteler arası çeşitli işbirlikleri devreye giriyor. Bu, akademide “uluslararasılaşma” hedefine önemli katkı.
Uluslararası Öğrenciler Türkiye İçin “Milli Güvenlik Sorunu” Olur mu?
Tüm bu önemli/olumlu yanlarını/katkılarını kabul etmekle birlikte, uluslararası öğrencilerin bir ülke için hiç riskli yanı olmadığını söylemek de mümkün değil. Suç, terör vb. risk alanları yanında burada önemli bir risk alanı, devlet savunma ve güvenliğini tehdit edebilen istihbarat faaliyetleri içinde olan uluslararası öğrenci (kılıklı) profiller.
Türkiye’deki 350 bin uluslararası öğrencinin yaklaşık % 17’si Suriyeli, % 10’u Azerbaycanlı, % 7’si İranlı, % 6’sı Türkmenistanlı, % 5’i Iraklı, % 4’ü Somalili, % 3’ü Mısırlı, Afganistanlı, Kazakistanlı ve Yemenli olarak ilk 10’daki yerini alıyor. Bu ülkelerin neredeyse tamamı, olağanüstü süreçler içinde olan ülkeler. Bu durumlarından dolayı, ülkelerinin yönetimlerinde boşluklar var ve bu boşluklar başka ülkelere gidecek olan öğrenciler açısından istihbarat nesnesi veya öznesi olabilme anlamına gelebiliyor. Bu nedenle, Türkiye için milli güvenlik anlamında riskli bir alan olmuş oluyor.
Yakın zamanda bazı Filistinli öğrencilerin dış istihbarat servisleri tarafından Türkiye aleyhine kullanıldığı haberleri veya Uygur Türklerinden olan öğrencilerin esir olan aileleri üzerinden şantaj mantığı ile başka türlü değerlendirilebildiği düşünüldüğünde, uluslararası öğrencilerin tüm faydaları yanında miktar olarak az olsa da etki olarak ciddi riskli unsurlar da barındırdığını dikkate almak ve ona göre tedbirleri geliştirmek gerekiyor. Son dönemlerde Göç İdaresi Başkanlığı’nın uluslararası öğrenci ikamet sürecinde “parmak izi” zorunluluğu getirmesi, bu tedbirlerden sadece biri; ama daha fazlası gerekiyor.