Sudan ordusuna bağlı hükümet, Salı günü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile diplomatik ilişkileri kestiğini açıkladı. Hükümet, Körfez ülkesini rakip paramiliter güçlere, fiili başkent Port Sudan’a yönelik saldırılarda kullanılan silahları sağlamakla suçladı.

Resmi kaynaklara göre, Salı günü Port Sudan genelinde — ülkenin ana limanı ve tek faal uluslararası sivil havaalanı dahil — çok sayıda drone saldırısı gerçekleşti. Bu saldırılar, hükümetin güç merkezinin üst üste üçüncü gün hedef alınması anlamına geliyor.
Ordunun fiili lideri ve Sudan ’ın başkomutanı Abdülfettah el-Burhan, saldırıların ardından liman önünde yaptığı ve devlet televizyonunda yayımlanan kısa konuşmada, “Bu milisleri ve onlara destek verenleri yeneceğiz” dedi.
Devlet medyası, Burhan’ın “BAE saldırısının hedefi olan” bölgede konuşlandığını belirtirken, Burhan “İntikam saati gelecek,” ifadelerini kullandı.
Ordu, saldırıların sorumlusu olarak Hızlı Destek Kuvvetleri’ni (RSF) suçladı ve bu grubu “Abu Dabi’nin vekili” olarak tanımladı.
Sudan, Salı günü BAE’yi “saldırgan devlet” ilan etti, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri sonlandırdı ve BAE’deki büyükelçilik ve konsolosluğunu kapattı. Savunma Bakanı Yasin İbrahim bu kararı televizyondan yaptığı açıklamayla duyurdu.
BAE, BM uzmanları, ABD’li siyasetçiler ve uluslararası kuruluşların raporlarına rağmen uzun süredir RSF’ye destek verdiği iddialarını reddediyordu.
Pazar gününe kadar Port Sudan, ordu ile RSF arasında iki yıldır süren savaş nedeniyle yerinden edilen yüz binlerce kişi için güvenli bir sığınak olarak görülüyordu.
Saldırılar, ülkenin ana yakıt deposunun vurularak büyük bir yangına yol açmasının ardından gerçekleşti. Bu yangın doğudaki şehrin güneyinde meydana geldi.
“Port Sudan’daki Havaalanı İnsani Yardımların Can Damarı”
AFP muhabiri, şafak vakti yüksek patlamalar duyulduğunu ve Kızıldeniz kıyısındaki kentte yoğun dumanlar yükseldiğini bildirdi. Dumanlar bir kısmı liman, bir kısmı ise güneydeki yakıt deposu yönündendi.
Bir drone, “Port Sudan havaalanının sivil kısmını” vurdu ve tüm uçuşlar iptal edildi. Bu saldırı, havaalanının askeri kısmının RSF tarafından düzenlenen drone saldırılarına hedef olmasından sadece iki gün sonra gerçekleşti.
RSF, başkent Hartum’un dış mahalleleri dışında bu kadar uzak bir noktada bulunan Port Sudan’a yönelik saldırılar hakkında herhangi bir açıklama yapmadı.
BM’nin Port Sudan’daki en üst düzey yetkilisi Clementine Nkweta-Salami, havaalanının “insani yardım operasyonları için bir can damarı” olduğunu ve “yardım personeli, tıbbi malzemeler ve diğer hayat kurtarıcı yardımların” ana geçiş noktası olduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletler, sivil altyapıya verilecek zararın “zaten dünyanın en büyük insani krizini daha da kötüleştireceği” uyarısında bulundu.
Açlık tehlikesi ilan edilen Sudan’a gelen insani yardımın neredeyse tamamı Port Sudan üzerinden sağlanıyor.
Bir ordu kaynağı, Salı günü ikinci bir drone saldırısının kentin ana askeri üssünü hedef aldığını ve yakınlardaki bir otelin de vurulduğunu söyledi.
Her iki saldırı noktası da fiili lider Burhan’ın konutuna yakın şehir merkezinde yer alıyor.
Ayrıca yakıt deposu ile Port Sudan’ın ana enerji trafo merkezinin drone saldırılarına maruz kaldığı ve şehir genelinde elektrik kesintisine yol açtığı bildirildi.
“Savaş Peşimizi Bırakmayacak”
AFP görüntülerinde şehir üzerinde yoğun siyah dumanların yükseldiği görüldü.
Can kaybına dair henüz bir bilgi verilmedi.
“Dün ve bugün bize bu savaşın nereye gidersek gidelim peşimizi bırakmayacağını gösterdi,” diyen 64 yaşındaki Hüseyin İbrahim, memleketi Cezire eyaletinde RSF saldırılarından kaçarak Port Sudan’a sığınmıştı.
Kent genelindeki akaryakıt istasyonlarında yüzlerce metre uzunluğunda araç kuyrukları oluştu, sürücüler depolarını doldurmaya çalıştı.
Port Sudan’ın yaklaşık 600 kilometre güneyindeki Kassala kentinde bulunan havaalanı da Salı günü ayrı bir drone saldırısıyla hedef alındı; görgü tanıkları saldırının orduya ait hava savunma sistemlerince engellendiğini belirtti.
RSF, mart ayında Hartum’un neredeyse tamamını kaybettikten sonra insansız hava araçlarına (İHA) daha fazla başvurmaya başladı.
Sudan’daki savaş, on binlerce insanın ölümüne, 13 milyon kişinin yerinden edilmesine ve dünyanın en büyük açlık ve göç krizinin oluşmasına neden oldu.
Salı günü RSF tarafından Kuzey Darfur’un kuşatma altındaki başkenti El-Faşir yakınlarındaki Abu Şuk mülteci kampına düzenlenen topçu saldırısında en az altı kişi öldü, 20’den fazla kişi yaralandı.
Bu çatışma, Sudan’ı fiilen ikiye böldü: Ordu merkezi, kuzey ve doğuyu kontrol ederken, RSF neredeyse tüm Darfur’u ve güneyin bazı bölgelerini elinde tutuyor.
RSF hem basit hem de ileri teknolojiye sahip insansız hava araçları kullanıyor. Ordu, bu araçların BAE tarafından sağlandığını öne sürüyor.
Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Pazartesi günü Sudan’ın BAE aleyhine açtığı ve RSF’ye destek vererek soykırıma ortak olmakla suçladığı davayı yetki yetersizliğinden dolayı reddetti.
Ordunun desteklediği dışişleri bakanlığı ise karara saygı duyduğunu, ancak bu kararın “ihlallerin yok sayılması anlamına gelmediğini” belirtti.
Kaynak: Defense Post