,, ---
Deniz İstikbal – 13 Şubat 2024
Türk savunma sanayi yeni nesil bir ekosistem olarak inşa edildi. 1974’de Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası yaptırımların sonucu olarak ivme kazandı. Türk ordusunun ihtiyaç ve gereçlerini yerli kaynaklardan sağlamak için kamu büyük miktarlarda kaynağı Türk savunma sanayine aktardı. ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN ve STM gibi savunma sanayi kuruluşlarının temelleri Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası atıldı. Özel sektör firmalarının 2000’ler sonrası güç kazanmasıyla sektör önemli sıçrama gerçekleştirdi. Günümüzde 100 bine yaklaşan istihdamı, 30 milyar dolarlık üretim değeri, 90 milyar dolarlık proje hacmi ve 5,5 milyar dolarlık ihracatıyla sektör dünyanın en büyük 12. savunma sanayisi sıralamasında yer alıyor. Kara, deniz, hava ve siber güvenlik alanlarında üretim yapan ve 40’dan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren sektör Libya, Irak, Suriye, Karadağ ve Ukrayna gibi sahalarda Türk ordusunun vurucu gücünü kuvvetlendiriyor. 2024’de küresel sıralamalarda dünyanın en güçlü 8. ordusu olarak kabul edilen Türk ordusu birçok kategoride ilk on büyük askeri kuvvet arasında bulunuyor. Aynı zamanda NATO’da ikinci büyük askeri güç olarak kabul ediliyor. Böyle bir sıralamanın elde edilmesinde Türk savunma sanayinin ciddi etkisi yer alıyor. Özellikle yerli üretim kara, deniz ve hava araçları Türk ordusunun dış kaynaktan ihtiyaçlarını azaltıyor. Ayrıca sahada denenen Türk savunma sanayi ürünleri Türk ordusunun envanterinde daha etkili ve caydırıcı hale geliyor.
Türk ordusu helikopter sayısında dünyada yedinci, tanklarda onuncu, atak helikopterlerinde altıncı, toplam savaş uçağında dokuzuncu ve savaş toplarında onuncu sırada yer alıyor. Dünyanın en büyük savunma bütçelerinden birine sahip olan Türk ordusu Türk Kara Kuvvetleri, Türk Deniz Kuvvetleri ve Türk Hava Kuvvetlerinden oluşuyor. Farkı branşlar şeklinde ayrılan Türk ordusu dünyanın en büyük insan kaynaklarından birine sahip olarak görevleri icra ediyor. Uzun yıllardır sahadaki başarıları ve güvenlik ihtiyacını sağlamasıyla Türk ordusu güçlenmeye devam ediyor. Irak, Suriye, Libya ve Karabağ’da elde edilen başarılarda Türk ordusu kuvvetine ve tecrübesine yenilerini ekleyerek ilerliyor. Aynı zamanda barışın korunması için Irak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Borsa-Hersek, Katar, Kosova, Somali, Lübnan ve Libya’da askeri kuvvet bulunduran Türk Silahlı Kuvvetleri yıllık 1,4 milyonluk insan kaynağını kontrol ediyor. Türkiye’nin ekonomik gücüyle benzer şekilde yeni nesil teknolojilere adaptasyonu güçlü olan Türk ordusu, Türkiye’nin çıkarlarını ve güvenliğini farklı kıtalarda yaptığı operasyonlarla sağlıyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin mevcut başarısının temel etmenleri arasında Türk savunma sanayinin yadsınamaz bir yeri bulunuyor. Örneğin İHA ve SİHA yardımıyla icra edilen hava operasyonlarında düşman kuvvetler Türk Kara Kuvvetleriyle temas etmeden uzak mesafede etkisiz hale getiriliyor. Yeni nesil teknolojilerin kullanımı ve yerli kaynaklardan üretimi Türk ordusunu küresel bir aktör haline taşıyor.
Türk savunma sanayine birçok açıdan yaklaşmak mümkün. Özellikle üretim gücü ve diğer sektörlerde teknoloji gelişimi sağlamasıyla Türkiye’nin ekonomik altyapısına katkı sunmaktadır. Ortaya koyduğu üretim teknikleri ve teknolojik kapasitesiyle ülkenin çağın ileri ürünlerine erişimini de kolaylaştırmaktadır. AR-GE’ye yıllık 2,5 milyar doların üzerinde harcama yapılan sektörde Şili, Yunanistan ve Hırvatistan gibi ülkelerin toplam AR-GE harcamalarından daha fazla kaynak ayrılmaktadır. Çevre coğrafyadaki savunma sanayileri ele alındığında da (İsrail ve Rusya hariç) Türk savunma sanayiyle benzer üretim altyapısına sahip aktör bulmak mümkün değildir. Deniz Kuvvetlerinde son dönemde yapılan çalışmalar mevcut perspektiften yaklaşıldığında süreç daha da anlamlı hale gelebilir. Firkateyn sayısında dünyada dördüncü, korvette sekizinci ve deniz altında dokuzuncu sırada yer alan Türk Deniz Kuvvetleri T.C. Anadolu Savaş Gemisinin envantere dâhil edilmesiyle gücüne güç katmıştır. Son dönemde dört adet savaş gemisi de deniz kuvvetlerine katılarak Türk Deniz Kuvvetlerinin harekât yapma kabiliyeti kıtalara arası seviyelere taşımıştır. Bir sonuç olarak savunma sanayinde elde edilen başarı ve kabiliyetler Türk ordusunun küresel sıralamadaki yerini ciddi anlamda kuvvetlendirmiş ve yeni bir askeri, savunma modeli yaratmıştır.