,, ---
22 Kasım 2024 Cuma
Rusya’nın Oreshnik Orta Menzilli Hipersonik Balistik Füzesi ile düzenlediği saldırının ardından Ukrayna, yanıt olarak İngiltere’nin geliştirdiği Storm Shadow Seyir Füzesi’ni kullandı. Fırlatma, Ukrayna’ya ait MiG-29 veya Su-24 savaş uçaklarından gerçekleştirilmiş olabilir.
Kursk bölgesindeki hedeflerin vurulduğu bu operasyonun ardından, tahribatın boyutuna dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Uzmanlar, bu saldırının bölgede yeni bir kriz dalgasını tetikleyebileceğini belirtiyor.
Storm Shadow, sabit hedeflere yönelik yüksek hassasiyetli saldırılar için tasarlanmış modern bir seyir füzesidir. İngiltere menşeli MBDA firması tarafından üretilen füze, 250 kilometreden fazla menzili ve zırh delici BROACH savaş başlığıyla dikkat çekiyor. Savaş başlığı, hedefe nüfuz ettikten sonra patlama mekanizmasını devreye sokarak etkisini artırıyor.
Füze, GPS, ataletsel navigasyon sistemi ve arazi referanslama gibi ileri teknolojilerle donatılmış. Bu özellikler, Storm Shadow’un hedeflere yüksek isabetle ulaşmasını sağlıyor.
Son haftalarda ABD’nin Ukrayna’ya ATACMS Balistik Füzesi kullanma izni vermesi, bölgedeki dengeleri değiştirdi. Rusya, Oreshnik füzesiyle Ukrayna’yı vururken, Ukrayna’nın Storm Shadow ile yanıt vermesi, iki ülke arasındaki savaşın boyutlarını daha da genişletme potansiyeli taşıyor.
Rusya’nın bu son saldırıya nasıl bir karşılık vereceği ise belirsizliğini koruyor. Özellikle Kursk bölgesine yönelik bu hamlenin, askeri ve diplomatik sonuçları yakından izleniyor.
Storm Shadow füzesi, Ukrayna’nın savaşta elini güçlendiren bir araç olarak görülüyor. Gelişmiş teknolojik özellikleri sayesinde stratejik hedeflere odaklanan füze, savaşın gidişatında kritik bir rol oynayabilir. Bu füzeyle yapılan önceki saldırılar, Rus ordusunun komuta merkezleri ve stratejik noktalarını hedef almıştı.
Ukrayna’nın İngiliz teknolojisini kullanarak gerçekleştirdiği bu hamle, yalnızca iki ülke arasındaki savaşı değil, küresel güç dengelerini de etkileyebilir. Rusya’nın vereceği yanıt, savaşın geleceği açısından önemli bir dönüm noktası olacak gibi görünüyor.
Kaynak: SavunmaSanayiST.com
ASELSAN ve TOBB ETÜ’nün 2010 yılında başlattığı kuantum bilgisayar projeleri, sadece savunma sanayini değil, büyük veri analizi, yapay zeka, biyoteknoloji gibi pek çok alanda yeni bir dönemin kapılarını aralayacak. Türkiye’nin bu alanda kendine sağlam bir yer edinmesi, hem ulusal güvenlik hem de teknolojik altyapı açısından büyük bir adım.
Kuantum bilgisayarlar, klasik bilgisayarlardan farklı olarak yalnızca “0” ve “1” gibi ikili verilerle işlem yapmaz. Bu bilgisayar, “kübit” adını verilen birimleri kullanır ve her kübit, “0” ve “1” değerlerini aynı anda barındırabilir. Bu özellik, kuantum bilgisayarların çoklu hesaplamalarını aynı anda gerçekleştirmesini sağlar ve bunların veri analizlerini, şifre ayırmayı, sınıflandırmayı ve yapay zeka uygulamalarını klasik bilgisayarlara göre çok daha hızlı ve güçlü bir şekilde kullanır.
Kuantum bilgisayarlar henüz gelişme aşamasında olsa da, ASELSAN’ın gerçekleştirdiği bu hamle, Türkiye’nin teknoloji yeteneği şekillendirilebilir. Günümüzde kuantum bilgisayarlar için iki ana kategoriye ayrılmaktadır: Analog kuantum bilgisayarlar ve dijital kuantum bilgisayarlar. Analog kuantum bilgisayarların özellikle konfigürasyon problemlerinde kullanılıyor ve 5000 kübite kadar çıkabiliyor. Ancak dijital kuantum bilgisayarlar çok daha geniş uygulama alanlarına sahip olma potansiyeline sahiptir. Ancak, kırılmalarını kırmak için gereken 100 bin kübit bilgi akışının en az 5 yıl içinde gerçekleşmesi öngörülüyor.
Kuantum bilgisayarlar, klasik bilgisayarların yerini tamamen alamasa da, hibrit modellerle daha etkin hale getirilebilir. Bu hibrit sistemlerde, veri işleme işlemleri klasik bilgisayarlarla yapılıyor, karmaşık programlama kuantum bilgisayarlarla yapılıyor. Bu modelin gelecekte yaygınlaşması, daha verimli ve güçlü sistemlerin geliştirilmesini sağlayacak.
ASELSAN, kuantum bilgisayarların askeri ve sivil alanda potansiyel kullanımına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle hibrit kullanım senaryolarına uygun geliştirmeler, bu alanda en önemli adımlardan biri. Kuantum simülatörleri üzerinde yapılan çalışmalarla, gerçek kuantum bilgisayarlarının performansı test ediliyor ve durdurulma işlemleri yapılıyor. Bu özellikler, Türkiye’nin kuantum bilgisayarlarında uluslararası rekabette bir adım ileri saklanmasını sağlayacak.
HyFliTE Projesi, AUKUS ülkelerinin teknik bilgi kaynaklarını ve altyapılarını birleştirerek hipersonik silah sistemlerini geliştirmeyi amaçlıyor. Bu sistemler, ses hızının beş katı hıza ulaşabildiği, yüksek hassasiyetli ve uzun menzilli saldırı yeteneğiyle dikkat çekiyor.
Projenin hedefi arasında, savunma ve taarruz amaçlı hipersonik teknolojilerin:
Proje çerçevesinde, dört yıl içinde toplam altı uçuş test kampanyası düzenleniyor. Bu testler, hipersonik füzelerin kullanımını artırmayı ve teknolojik riskleri en aza indirmeyi hedefliyor.
Ayrıca üç ülkenin savunma sanayi firmalarının, yüksek hızda çalışan özellikleri ve tahrik sistemleri gibi kilit alanlarında iş birliği yapması bekleniyor.
Hipersonik silahlar, özellikle hızları ve manevra kabiliyetleri sayesinde radar sistemlerinden kaçma konusunda Üstünlük sağlıyor. Bu özellikleriyle:
AUKUS’un bu adımı, hipersonik teknolojilerde liderlik yapılması Çin ve Rusya gibi bölgelerde rekabeti artırabilir.
Kaynak: SavunmaSanayiST.com
Bayraktar TB3, TCG Anadolu gemisi üzerinden kalkış ve kalkış testlerini başarıyla tamamladı. Bu tarihin gelişimi, kısa pistli gemilerde SİHA kullanımı, yeni bir tarihsel gelişme gösteriyor. TB3, 19 Kasım 2024 tarihinde Ege ve Akdeniz’in buluştuğu yerde gerçekleştirilen 46 uçuşta, 12 derece eğimli rampadan başarıyla erişilir, iniş destek sistemleri olmadan pistte indi.
TB3, Edirne’nin Keşan ilçesindeki Baykar Uçuş ve Test Merkezi’nde gerçekleşen rampa testlerini 1 Haziran 2024’te tamamladı. TCG Anadolu’nun denize benzer özellikleriyle rampada yapılan testlerin ardından TB3, gemide üretime hazır hale geldi.
Bayraktar TB3, yüksek irtifa performansıyla da dikkat çekiyor. 25 Haziran 2024’te 36.310 feet yüksekliğe ulaşarak Yüksek İrtifa Sistem Performans Testini başarıyla tamamladı. TB3’ün motoru, TEI tarafından milli olarak kayıtlı PD-170 modeliyle bağışlandı.
Ayrıca 20 Aralık 2023’te 32 saatlik uçuş süresiyle 5.700 kilometre mesafe kat ederek uzun uçuş yeteneğini kanıtladı. Yerli olarak ayrıntılandır ASELFLIR-500 elektro-optik sistemiyle de bağışlanan TB3, sıcaklık ve gözetleme sistemlerinde dünya standartlarının üzerinde bir performans sergiliyor.
Katlanabilir kanat yapısı ve görüş hattı ötesi haberleşme yeteneğiyle TB3, denizde aşırı hedeflere yönelik taarruz görevlerinde Türkiye’nin caydırıcı gücüne önemli bir katkı sağlıyor. Taşıdığı akıllı mühimmatlarla zeka ve taarruz kapsamlı icra eden TB3, sınıfının lider olma yolunda emin adımlarla ilerleme.
Baykar, Bayraktar TB3 ve diğer ürünleriyle savunma sanayi üretiminde lider konumda bulunuyor. Gelirlerinin %90’ından fazlasını ihracattan elde eden şirket, günümüze kadar 35 ülkede ihracat gerçekleştirdi. 2023 yılında 1,8 milyar ihracat yapan Baykar, savunma ve detaylar sektöründe ihracat lideri olarak Türkiye’yi uluslararası arenada başarıyla temsil ediyor.
Bayraktar TB3’ün TCG Anadolu’ya iniş ve kalkışıyla başlayan bu yeni dönemde, Türkiye’nin savunma sanayii teknolojisindeki başlangıcından bir kez daha dünyaya çıktığını gösteriyor.
Paylaşılan fotoğraf, Macaristan ordusu envanterinde bulunan ve Türk savunma sanayii ürünü olan EJDER YALÇIN Taktik Tekerlekli Zırhlı Araç (TTZA) ile dikkat çekti. ASELSAN tarafından saklanan SARP Uzaktan Komutalı Silah Sistemi ile donatılan bu zırhlı araç, Rum komutanlarının incelemesi sırasında görüntülendi. Korgeneral Tsitsikostas’ın sosyal medya hesabında paylaştığı bu kare, kısa sürede Rum Milli Muhafız Ordusu tarafından da yeniden paylaşılınca bölgedeki savunma sanayii tartışmalarını alevlendirdi.
Fotoğrafın halka açık olduğu, Yunanistan ve Güney Kıbrıs medyasında geniş yankı buldu. Korgeneral Tsitsikostas’ın bu paylaşımı mı yoksa bilgisi olmadan mı yaptığı henüz netleşmedi. Tartışmalar, Rum Milli Muhafız Ordusu’nun Türk savunma sanayii ürününün bir araçla ilişkili olmasının politik sonuçları üzerinde yoğunlaşıyor.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) 2024 yılı savunma bütçesi yaklaşık 200 milyon Avro olarak açıklandı. Kısıtlı bütçesine rağmen savunma envanterini geliştirme hedefindeki GKRY, özellikle Yunanistan, Fransa ve Almanya’dan mali destek arayışında. Aynı zamanda ABD ve Fransa gibi ülkelerle savunma iş birliği anlaşmaları imzalayan GKRY, modernizasyon projeleri için farklı ülkelerle temaslarını sürdürüyor.
Türk savunma sanayii uluslararası başarıları, özellikle bölgesel dengelerde özellikler üretiyor. EJDER YALÇIN gibi taktiksel faaliyetler, sadece işletme türü değil, rekabet ilişkilerinde önemli
bir sembol haline geliyor. Bu durum, GKRY ve Yunanistan’ın savunma politikalarını yeniden gözden geçirmesine yol açabilir.
SavunmaSanayiST.com