,, ---
21 Kasım 2024 Perşembe
“Bir elin nesi var iki elin sesi var”, “Birlikten kuvvet doğar”, “El el ile değirmen yel ile”, “Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz” gibi birçok atasözü var. Bunlar birlik, beraberlik, dayanışma gibi anlamlara sahip ama esasında bir devletin varlığı, kudreti ve güvenliği için de gerekli olanlara işaret ediyor: Şuurlu ve nitelikli nüfus.
Bir devletin varlığı için egemenlik şart, egemenlik yanında coğrafi olarak bir bütünlük teşkil eden ve sınırları belirlenebilir bir kara parçası anlamında ülke olmak da şart. Ama bu iki şartın evvelinde insan (nüfus) unsuru şartın şartı çünkü bir ülkedeki egemenlik insan ile fiiliyat bulabilir ancak.
Bu nedenle nüfus elbette önemli. Ama nüfus aynı zamanda beşeri sermaye anlamında ekonomi için de önemli. Ülkedeki doğal kaynakların kullanımı, girişimcilik ruhunun gelişmesi, daha ileri teknolojilerin uygulanması ve işbölümü/uzmanlaşma için nüfus gerekli ama bu nüfus nitelikli olmalı; yani eğitimli, sağlıklı, dinamik bir nüfus profili gerekiyor. Ekonomi bağlamında aynı zamanda tüketime yetecek kadar üretim yapan nüfus önemli, aksi halde ekonomik gelişmeyi engelleyici durum olabiliyor.
Nüfus, bir ülkede sosyo-kültürel açıdan da gerekli. Ülkenin özü konumundaki aile yapısının devamı demek, nüfus artışının yeteri kadar devamı demek. Bu nedenle “üç çocuk” vurgusu ciddiye alınmalı ki (mesela) nüfusun yaşlanması ile ortaya çıkabilen çeşitli olumsuz sonuçlar baştan devre dışı kalmış olabilsin. Hem ailenin varlığı, yalnızlaşmaya panzehir; yani birlik, beraberlik ve dayanışma imkânı.
Ekonomi ve sosyo-kültürel öneminden belki de daha önemli olan yönü, nüfusun siyasi-askerî açıdan bir devlet için taşıdığı anlam olmalı. Bu önem yeni değil elbette. Bir devletin askeri veya siyasi anlamda değeri, dış güçlere (düşmanlarına) karşı caydırıcılığı, ülkeyi savunma veya egemenlik alanını genişletme gibi meseleler, her türlü askeri/savunma teknolojisindeki gelişmelere rağmen en nihayetinde insan sayısına (nüfusa) dayanıyor. Bu nedenle de olsa gerek, mesela İkinci Dünya Savaşı döneminde birçok batılı ülke nüfus artırma yarışına girdiler.
Çünkü İbn Haldun’un ifadesi ile “… ülke nüfusunun sayısı, malik olunan toprak miktarını belirler. Zafer elde etmek sayıya bağlı değildir, ancak zafer sonrası kalıcı olabilmenin koşullarından biri sayıdır (nüfustur).” Başka bir anlatımla, askeri anlamda devletin güçlü olmasının önemli vesilelerinden biri nüfus olmanın yanında elde edilen askeri başarıların sonrasında kalıcı başarı da nüfusla ilintili.
Yine İbn Haldun’un açıklaması ile “… nüfusu büyük olan ülkelerin kudreti ve kuvveti de büyük olur. Hatta devletin ömrünün uzun olması dahi, devleti kuran kavmin sayısının çokluğuna ve azlığına bağlıdır.”
Hal böyle olunca, Türkiye’nin bekası biraz da Türkiye’ye sahip çıkacak nitelikli nüfusun artışına bağlı. Bu nedenle, tarih şuuru ve gelecek vizyonu ile donanmış azimli-nitelikli insan gücünün çoğalması elzem.