Endonezya, beşinci nesil savaş uçağı tedarikinde dikkat çekici bir tercihe imza atarak, ABD yapımı F-35 ve Çin menşeli J-20 yerine Türkiye'nin Milli Muharip Uçağı KAAN’ı tercih etti. Bu stratejik karar, küresel savunma dengesinde yeni bir sayfa açarken, Türkiye’nin savunma sanayindeki yükselişini de gözler önüne serdi.

kaan end 1

Kararı değerlendiren savunma analisti Adinda Khaerani Epstein, AA Analiz için kaleme aldığı yazıda, KAAN projesinin yalnızca teknik değil, aynı zamanda jeopolitik bir anlam taşıdığını belirtti. Geopolitical Intelligence Services (GIS) uzmanı ve Washington DC merkezli Gold Institute for International Strategy’de misafir araştırmacı olarak görev yapan Epstein, Türkiye ile Endonezya arasındaki savunma işbirliğinin giderek derinleştiğini vurguladı.

İşte Epstein’in kaleme aldığı yazı:

Bu yıl Türkiye ve Endonezya, diplomatik ilişkilerinin 75. yıl dönümünü kutladı. Şubat ayında Endonezya’ya gerçekleştirdiği ziyarette, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Endonezya Devlet Başkanı Prabowo Subianto ile bir araya geldi. İki lider, enerji, sağlık, tarım, savunma, iletişim ve eğitim gibi alanlarda çok sayıda anlaşmayla sonuçlanan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’ni topladı. Devletlerarası müzakereler için oluşturulan bu ikili mekanizma, iki ülke ilişkilerine kurumsal bir çerçeve kazandırdı. Liderler ayrıca, 10 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi doğrultusunda Kapsamlı Ortaklık Anlaşması sürecini hızlandırma konusunda da uzlaştı.

Türkiye ve Endonezya, Haziran ayında, Endonezya’nın 48 adet KAAN savaş uçağı alımını öngören bir mutabakat zaptı imzaladı. Anlaşma, Jakarta’da düzenlenen ve iki yılda bir gerçekleşen Indo Defense Expo & Forum kapsamında yapıldı. Bu adım, Endonezya’nın temel savunma sistemlerinde tedarik kaynaklarını çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından geliştirilen KAAN savaş uçaklarının teslimatının önümüzdeki 10 yıl içinde gerçekleştirilmesi planlanıyor.

KAAN ile Güçlenen Hava Savunması

Radar izini azaltan gelişmiş gizlilik teknolojileriyle donatılan KAAN savaş uçağının, özellikle Hint-Pasifik bölgesinde beşinci nesil teknolojilere sahip hasım unsurlardan kaynaklanan artan hava tehditleri karşısında Endonezya’nın hava savunma kapasitesini ciddi ölçüde güçlendirmesi bekleniyor.

Diğer haberlerimize hemen göz atın!  Macaristan'a İsveç'ten savaş uçağı

Ankara ve Jakarta’nın savunma alanında geçmişe dayanan bir işbirliği geçmişi de var. 2010’lu yıllarda, Türk zırhlı araç üreticisi FNSS ile Endonezya’nın kamuya ait savunma firması PT Pindad’ın ortak çalışmasıyla geliştirilen orta ağırlıktaki Kaplan MT tankı, bu stratejik ortaklığın somut örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.

kaan end 2

Mutabakatın Stratejik Mesajı

Haziran ayında imzalanan mutabakat zaptı, iki ülkenin savunma sanayisinde uzun vadeli ve yapısal bir işbirliği inşa etme yönündeki kararlılığını ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu anlaşmayı, Türkiye savunma sanayi tarihinin en önemli adımlarından biri olarak nitelendirdi. Endonezya Savunma Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) arasında yapılan bu anlaşmanın, iki ülkenin “özgür ve etkin dış politika” anlayışları doğrultusunda ortaklığı daha da derinleştirmesi ve Çin ya da ABD gibi büyük güçlere olan yapısal bağımlılığı azaltması bekleniyor.

Mutabakat zaptı yalnızca Endonezya’nın Türkiye’nin savunma kabiliyetlerine duyduğu güveni yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda iki ülkenin stratejik düzeyde giderek yakınlaşan ortaklar haline geldiğini de gösteriyor. Türk insansız hava aracı üreticisi Baykar, Endonezya’nın önde gelen savunma firmalarından PT. Republikorp ile Endonezya’da bir İHA fabrikası kurmak üzere ortak girişim kurdu. Her iki ülkenin devlet başkanları da Şubat ayında Batı Cava’daki Bogor Sarayı’nda düzenlenen imza törenine katıldılar.

Türkiye, NATO bünyesinde en büyük ikinci daimi askeri güce sahip ülke konumunda ve güçlü, gelişmiş bir savunma sanayisine sahip. Eski bir general ve savunma bakanı olan Devlet Başkanı Prabowo’nun liderliğinde Endonezya’nın da savunma kapasitesini artırmaya öncelik vermesi bekleniyor. Prabowo’nun bu konudaki yaklaşımı, Türkiye’nin Asya Yeniden Girişimi ile örtüşüyor. Söz konusu girişim, Ankara’nın Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) başta olmak üzere Asya’daki ortaklarıyla daha yakın işbirliği geliştirme yönündeki stratejik vizyonunu yansıtıyor.

Diğer haberlerimize hemen göz atın!  Türkiye-Irak ortak harekatı 'Bağdat için son şans'

ASEAN ve Türkiye: Uyumlu Stratejik Hedefler

ASEAN’ın küresel ticaretin merkezlerinden biri haline gelmesi ve Türkiye’nin dış ticaretini çeşitlendirme isteği, iki ülke arasında özellikle savunma alanında daha güçlü iş birliklerinin yolunu açıyor. Örneğin, ASEAN üyesi Malezya da KAAN programına ilgi gösterdi. Endonezya, uluslararası savaş uçağı projelerine aktif katılarak ve filosunu çeşitlendirerek Güneydoğu Asya’nın önde gelen hava güçlerinden biri haline gelebilir. Ancak bu hedefe ulaşmak için hükümetin iddialı planlarını mevcut mali gerçekliklerle uyumlu hale getirmesi, tutarlı bir yatırım stratejisi benimsemesi ve net bir savunma vizyonu ortaya koyması gerekiyor.

Türkiye’nin Asya Yeniden Girişimini ASEAN bölgesinde sürdürmesi, hem pratik hem de stratejik açıdan Ankara için en uygun seçeneklerden biri olarak öne çıkıyor. Zira ASEAN’ın ekonomik yapısı, Türkiye’nin jeopolitik hedefleriyle büyük ölçüde örtüşüyor. Bu uyum, özellikle Türkiye ile Endonezya arasında daha sağlam ve uzun vadeli ilişkilerin kurulmasına zemin hazırlıyor. Türkiye’nin küresel güç dengelerinin Asya’ya kaydığı çok kutuplu dünyada yeni ittifaklar kurmaya yönelik dış politika vizyonu, ASEAN ile gelişen ilişkiler üzerinden somutlaşıyor.

Mevcut bölgesel güvenlik ortamı, ASEAN üyesi ülkelerin büyük güçlere aşırı bağımlılıktan uzak durmasını zorunlu kılıyor. Bunun yerine, Türkiye gibi orta ölçekli ülkelerle savunma ve ekonomik işbirliklerini çeşitlendirmek, bölgenin stratejik esnekliğini artıracaktır. Bu yaklaşım, ASEAN’ın merkezi rolünü tehdit eden güncel meydan okumalar karşısında daha da önem kazanıyor. Bu bağlamda, Türkiye ile derinleşen ortaklığın hem bölge ülkeleri hem de Ankara açısından somut ve kalıcı kazanımlar doğurması bekleniyor.

Güneydoğu Asya’daki güvenlik dinamiklerinin şekillenmesinde ASEAN belirleyici bir rol oynarken, Türkiye hem Orta Doğu’da hem de Güneydoğu Avrupa’da öne çıkan etkili bir aktör konumunda. Bu iki taraf, bölgesel güvenlik diyalogları, terörle mücadele ve savunma alanlarında geliştirecekleri işbirlikleriyle karşılıklı stratejik kazanımlar elde edebilir.

kaan end 3

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.