,, ---
Çin, 40 yıllık bir aradan sonra uluslararası sulara balistik füze fırlatarak Asya’da yeni bir gerilim dalgası başlattı. Pekin yönetimi, bu denemenin rutin bir eğitim faaliyeti olduğunu iddia etse de, uzmanlar bu adımı bölgedeki güç dengesini yeniden şekillendirmeye yönelik bir hamle olarak değerlendiriyor.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu, bu denemede dünyanın en güçlü uzun menzilli balistik füzelerinden biri olarak kabul edilen DF-41’i kullandı. 12.000 ila 15.000 kilometre menzile sahip olan bu füze, teorik olarak dünyanın herhangi bir noktasını vurabilecek kapasitede. Mobil bir fırlatıcıdan ateşlenen füzenin, simüle edilmiş bir nükleer başlık taşıdığı belirtildi.
Çin’in bu denemesi, Pasifik Havzası’ndaki askeri güç dengesini doğrudan etkileyecek. ABD ve müttefikleri, Çin’in artan askeri gücünü ve bölgedeki etkinliğini endişeyle takip ediyor. Bu deneme, Çin’in nükleer caydırıcılığını güçlendirme çabalarının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Çin’in balistik füze denemesi, uluslararası arenada geniş yankı buldu. Özellikle bölgedeki ülkeler, bu gelişmeyi yakından takip ediyor. Japonya, Çin’in bu denemesinden önceden haberdar edilmediğini açıklayarak Pekin yönetimine tepki gösterdi.
Uzmanlar, Çin’in bu tür denemelerinin bölgesel ve küresel güvenliği tehdit ettiğini belirtiyor. Balistik füze teknolojilerindeki gelişmeler, nükleer silahların yayılma riskini artırıyor. Ayrıca, bu tür denemeler, yanlış hesaplamalar veya beklenmedik olaylar sonucu istenmeyen sonuçlara yol açabilecek ciddi bir risk taşıyor.
Çin’in balistik füze denemesi, Asya’da yeni bir dönemin başladığını gösteriyor. Büyük güçler arasındaki rekabet, bölgedeki gerilimi artırırken, dünya da yeni bir güvenlik ortamına uyum sağlamaya çalışıyor. Bu gelişmeler, uluslararası ilişkilerde önemli dönüm noktaları olabilir ve gelecekteki dünya düzenini şekillendirebilir.